Th, 2025.01.09, 06.54
| RSS
[ New messages · Members · Forum rules · Search · RSS ]
  • Page 1 of 1
  • 1
günlük ifadeler
siliciDate: Sa, 2009.06.06, 13.55 | Message # 1
General
Group: Administrators
Messages: 1013
Reputation: 1000
Status: Kapalı
[size=8]*Daily expressions…günlük ifadeler

İngilizce’de hangi durumlarda ne söylenmesi gerektiğini ve ne anlama geldiğini çoğu zaman merak
etmişizdir..işte onlar…

**saying “YES”…evet demek…*cevabın kesinlikle evet olduğunu vurgulamak istediğiniz zaman…
**Definitely ! kesinlikle ***Of course ! elbette
**I think it will be really good. sanırım gerçekten güzel olacak
**cevabın evet olduğu durumlarda…**Yes. evet**That’s right. haklısın**Yeah. (gayrı resmi) evet
I’m afraid so. korkarım öyle..cevabın evet haricinde bir cevap olmasını bekleyen birine
*cevabın evet olduğunu düşündüğünüz ama emin olmadığınız durumlarda…
I think so. sanırım öyle-konu hakkında biraz bilginiz var ve buna dayanarak evet diyorsunuz
Probably. belki***I guess so. öyle tahmin ediyorum
I suppose so. sanırım öyle-konu hakkında bilginiz yok ama tahmin ediyorsunuz

**saying “NO”…hayır demek…***cevabın hayır olduğunu vurgulamak istediğinizde…

Definitely not ! kesinlikle hayır**Of course not ! elbette hayır
Of course I won’t / didn’t…elbette ki yapmayacağım / yapmadım
No way ! yolu yok…arkadaşa

*cevabın hayır olduğu durumlarda…**No. hayır**Not really. gerçekten hayır**I’m afraid not. korkarım hayır
*cevabın hayır olduğunu düşündüğünüz ancak emin olmadığınız durumlarda…
I don’t think so. öyle olduğunu sanmıyorum**Probably not. muhtemelen değil
I doubt. öyle olduğundan şüpheliyim**I suppose not sanırım öyle değil

**having a conversation…birisiyle konuşma…*birisine ne söylediğini tekrar etmesini isterken…

Sorry ? özür dilerim**Pardon ? bağışlayın**Did u say … ? (şey) mi dediniz…
Could you repeat… ? tekrar edebilir misiniz…**Could you repeat the addess,please ? adresi tekrar eder misiniz lütfen.
I didn’t quite catch … tam yakalayamadım**I didn’t quite catch the number. numarayı tam yakalayamadım.
Could you say it again,please ? tekrar söyleyebilir misiniz,lütfen.

*yeni bir konuya başlamak istediğinizde veya asıl konuya dönmek istediğinizde…

So… (peki)**So what’s the answer-yes or no ? evet,cevap ne-evet mi hayır mı?
Anyway… her neyse**Anyway,in the end,I decided to buy the black one.
her neyse sonunda siyah olanı almaya karar verdim.
*düşünmek için zamana ihtiyacınız olduğunda…**Um…**Er…..**Uh….**Well… şey..
I mean…. şunu demek istiyorum..

*birisinin sizi anladığını veya aynı fikirde olduğunu kontrol etmek için…
Do you know that what I mean ? ne söylemek istediğimi anlıyor musun?
*birisinin ne söylediğini dinlediğinizi göstermek için…**Yes. evet**Yeah. evet**Right. haklısın**Mm. mmm**Uh. aa**Huh. hı hı
*birisinin konuştuğu sırada (söze katılıp) bir şey söylemek istersek…**Um…**Well…
Yes,but… konuşmayı bölüp aynı fikirde olmadığınızı belirtirken

**evet fakat…**I know,but… konuşmayı bölüp aynı fikirde olmadığınızı belirtirken
biliyorum fakat…**Sorry to interrupt,but…konuşmayı böldüğünüzde
sözünüzü kestiğim için üzgünüm fakat…

**talking on the phone… bir telefon görüşmesi
*konuşmak istediğiniz kişiyi isterken…
Is ..Mr / Mrs / Ms / Miss X.. there please ? Mr X orada mı lütfen ?
Can I speak to ..X.. , please ? X’le konuşabilir miyim lütfen ?
May I speak to …X. , please ? X’le konuşabilir miyim lütfen ?
Is that ..X. ? siz ..X. misiniz?
Hello , is that MR / Mrs / Ms / Miss X ? merhaba, siz X misiniz ?

*kim olduğunuzu söylerken…
It’s me baby,Ahmet. Ahmet ben, bebeğim.
Hello,is X there please? It’s me dear,Altan.
merhaba,X orada mı? benim tatlım,Altan.
This is Mehmet speaking. . Mehmet konşuyor.
Can I speak to X please? This is X speaking.
X le konuşabilir miyim.X konuşuyor.

*telefone cevap verirken…

Hello, X speaking. merhaba X konuşuyor
Hello, 155. merhaba ,155

*eğer aradığınız kişi oradaysa…
One moment, please. (bir saniye lütfen)
Hold on. (gayrı resmi-hatta kalın)
Hang on. (gayrı resmi-bekleyin)
I’ll (just) get him / her . (gayrı resmi-O’nu getiriyorum)
Speaking. (aradıkları kişi siz iseniz-buyrun benim)

*aradıkları kişi oarada değilse…
Sorry,he’s / she’s out(at the moment). (üzgünüm O şu anda dışarıda)
She’s away for the weekend. (hafta sonu için gitti)
Can I take a message ? (mesaj alabilir miyim?)
Would you like to leave a message ? (mesaj bırakmak ister misiniz?)
Do you want to hold ? (hatta bekler misiniz?)
I’m sorry,her / his line’s busy at the moment. (üzgünüm,şu anda hattı meşgul)

*hoşça kal derken…

A : Well, I’d better go.I have to pick up the kids.(gitsem iyi olur.Çocukları almak zorundayım)
B : OK, see you soon, then. (tamam.yakında görüşürüz o zaman)
A : Yes, see you soon on Wednesday.Bye. (evet.Çarşamba günü görüşürüz.Hoşça kal)
B : Goodbye. (güle güle)

**agreeing…aynı fikirde olma…

*birisiyle kesinlikle aynı fikri paylaştığınızda…
Absolutely. (tamamiyle)**Exactly. (tamamiyle)**I couldn’t agree more. (nasıl katılmam)
You’re telling me. (tam benim gibi-gayrı resmi)

*sadece aynı fikirde olduğunuzda…
Yes / Yeah (evet)**I know. (biliyorum)**I agree. (katılıyorum)**Right / That’s right / You’re right. (haklısın)

*aşağı yukarı aynı fikirde olduğunuzu söylediğinizde…
I suppose so… (sanırım öyle)**I guess so… (öyle tahmin ediyorum)

**disagreeing…aynı fikirde olmama…
*aynı fikirde olmadığımızda fakat kibar olmak istediğinizde…
Yes, but… (evet fakat…)**I know, but… (biliyorum fakat…)
I take / see your point, but… (düşüncenizi anlıyorum fakat…)
But don’t you think … ? (fakat (şöyle)… düşünmez misiniz…?)
I’m not so sure… (fazla emin değilim…)

*tamamıyla aynı fikri paylaşmadığınızda…
No, it isn’t. (hayır O değil)**No, she isn’t. (hayır O değil) **That’s not true. (hayır doğru değil)
You must be joking. (şaka yapıyor olmalısın)**No way. (faydasız-çıkar yolu yok)…gayrı resmi
I can’t accept that… (kabul edemem)**rubbish… (saçma)…gayrı resmi

**complaining…şikayet ederken…

*iyi tanıdığımız birinden şikayet ederken…
I’m sick of you ( doing stg) … X yapmana hasta oluyorum.
I’ve had enough of you (doing stg). X yapmandan bıktım artık.
(I’ve had enough of you arguing. tartışmandan bıktım.)
(stop it right now. kes artık.)
You’re always doing stg. sürekli yapıyorsun…
You’re always trying to control what l should do…(sürekli ne yapmam gerektiğini kontrol etmeye çalışıyorsun.)
you never… (hiç yapmazsın)
you vever listen, do you ?

*bir şeyden rahatsızlık duyduğumuzu yazıya dökerken…

I am writing to complain about…X (X’ ten şikayetçi olmak için yazıyorum)
*otelde , lokantada veya dükkanda rahatsız olduğunuz şeylerden bahsederken…(yapılmasını istediğiniz bir şeyin yapılmadığını gördüğünüzde veya memnun olmadığınızda)
I’m not satisfied with the (service)…servisten memnun degilim.
I’d like to make a complaint about…şunun hakkında şikayette bulunmak istiyorum.
I’d like to make a complaint about the extra charges on my bill.
(faturamdaki fazla miktardan dolayı rahatsızım)

Ne zaman ki telaffuzları sallamazsın işte o zaman İngilizcen işe yarar..!

Apologizing…özür dileme…

*küçük bir hata yaptığınızda,örneğin birisinin ayağına bastığınızda…
Sorry.I didn’t want to kick you. (üzgünüm size dokunmak istemedim)
Excuse me .That was my fault. (AmE)(üzgünüm benim hatamdı)
(bu durumda pardon demeyin)
*birisine kötü bir şey olduğunda üzgün olduğunuz söylemek isterseniz…
Sorry.

*yanlış bir şey yaptığınızda veya birisini üzdüğünüzde…
Sorry. (üzgünüm)
Sorry about….
/sorry about all the mess.(karışıklık/yanlış anlama için üzgünüm)
I’m sorry. (üzgünüm)
I’m sorry that …. (…. dan dolayı üzgünüm)
I’m sorry about… (…şunun için çok üzgünüm)
I’m really / very sorry about.. (gerçekten şunun için çok üzgünüm)
I apologize to you. (sizden özür diliyorum)
I apologize (to you) for being late. (geç kaldığım için (sizden) özür diliyorum)
I apologize for…
I apologize to you for….(for doing stg)
I apologize for…(stg/doing stg)

**request…rica etmek

*birisinden bir şey yapmasını rica ederken,isterken…
Can you…
Will you…
Can / Will you help me ? (bana yardım eder misin ? –arkadaştan isterken)
Could you …
Would you mind (doing stg) ? (X yapmanızda bir sakınca var mı ?)
would you mind closing the window? (pencereyi kapmanızda bir sakınca var mı ?)

*nazik olmak istediğinizde…
Do you think you could… ? ( ….yapabilir misiniz ?)
I wonder if you’d mind (doing stg)… (acaba yapmanızda bir sakınca var mı ?)

*ricaya evet demek…
OK. (tamam)
All right. (Tabi ki)
Yes, sure. (evet,elbette)
Certainly. (kesinlikle)
*ricaya hayır demek…(eğer hayır diyorsanız bir sebep verin)
Sorry, but… (üzgünüm fakat…)
I can’t really… (gerçekten yapamam…)
I’m afraid I’m busy tomorrow. (korkarım yarın meşgulüm)

**permission…izin verme..
herhangi birisinden yardım isterken
Can I use you mobile ? cep telefonunuzu kullanabilir miyim?
May I sit here ? buraya oturabilir miyim ?
Is it OK ? tamam mı ?
All right if I use it ? onu kullansam problem olur mu ?

*herhangi birisinden kibarca bir şey isterseniz…
Would you mind if I opened the door? kapıyı açmamın bir sakıncası var mı?
Could you mind if I opened tho door ? kapıyı açmamın bir sakıncası var mı?
Would it be ok if l opened the dor ? kapıyı açmamın bir sakıncası var mı?

**offer…teklif..
*birisi için bir şey yapmayı teklif ederken…
Would you like me to….? (…..yapmamı ister misin ?)
Do you want me to ….? (…..yapmamı ister misin ?)
Shall I ….? (BrE) ….yapayım mı?
Should I….? (AmE)…. yapayım mı?
Should I make the salad? salatayı yapayım mı?

*birisine yiyecek veya içecek bir şey teklif ederken…
Would you like a drink ? içecek bir şey alır mısın?
Do you want a cup of coffee? bir fincan kahve ister misin?
Can I get you a beer or something ?sana bira veya başka bir şey getireyim mi?
How about a cup of tea…? bir fincan çaya ne dersin-(gayrı resmi)
how about a quick snack before we leave?
Fancy…. ne dersin…
Do you fancy…? ne dersin…
Fancy a drink after work , Volkan?
*bir teklife evet ya da hayır derken…
Yes. (evet)
Yes ,please. (evet lütfen)
Thanks. (teşekkürler)
That’s very kind of you. (çok naziksiniz)
No. hayır
No, thanks. hayır,teşekkürler
NO, I’m fine,thanks. hayır, iyiyim, sağ ol
That’s very kind of you but…. çok naziksiniz fakat…

**invitations…davetler…

*arkadaştan isterken…
Don’t you want something to drink ? içecek bir şey istemez misiniz ?
Would you like to drink something ? içecek bir şey istemez misiniz?(birisine sorarken) *davete evet ya da hayır derken…
Yes. evet
I would like that. isterim
That sounds great. müthiş
Yes,OK. evet,tamam

**advice…öğüt..

*tavsiye / öğüt isterken…
What do you think I should do ? sence ne yapmalıyım?
Can I ask your advice / opinion about something? bir şey hakkında fikrini alabilir miyim?
Do you think I should do that? sence onu yapmalımıyım?
I’m thinking of phoning her.What do you think?onu aramayı düşünüyorum.ne dersin?
şu yapıyı kullanmayınız…Can you give me an advice?bana bir öğüt verir misin?

*giving advice…tavsiye / öğüt verme…
You should apologize to her. ondan özür dilemelisin.
You shouldn’t drink so much. çok fazla içmemelisin.
If I were you,I wouldn’t go there. yerinde olsam oraya gitmem.
Were I in your shoes,I wouln’t do that. yerinde olsam onu yapmam.
What you ought to do is to phone her. yapman gereken şey O’nu aramak.
What you need is a nice holiday. iyi bir tatile ihtiyacın var.
Make sure that you can do that. emin ol yapabilirsin(birisinin hata yapmamasına yardımcı olmak için)
The best thing is to drink lots of water. en iyisi çok su içmek.

*konuşma esnasında şunları söylemeyin çünkü bunlar yazı dilinde kullanılır.
*I advise you to do this. bunu yapmanı tavsiye ederim.
*I recommend you to do this. bunu yapmanı tavsiye ederim.

**suggestions…öneriler
*öneri yaparken…
Let’s go to a nice restaurant. hoş bir lokantaya gidelim.
We could go for a drink before leaving. ayrılmadan önce bir şey içmeye gidebiliriz.
Why don’t we go to the concert? neden konsere gitmiyoruz?
How about going out one night next week? haftaya bir gece dışarıya çıkmaya ne dersin?
Do you want to come with us? (AmE) bizimle gelmek ister misin?
Shall I / we organize the drinks for the party? parti için içeceklerle ben ilgileneyim mi?
Should we go Firuze’s then? Firuze’lere gidelim mi o zaman?

*öneriye evet deme….
Yes / Yeah. evet
OK / Right / All right. tamam
Good idea. iyi fikir
That sounds good / great. iyi,müthiş,kulağa hoş geliyor.
Sure (AmE) tabi ki.

*öneriye hayır derken…
No. hayır.(hayır dediğinizde bir sebep verin ya da bir şey önerin)
Sorry,I can’t come. üzgünüm gelemem.
How about staying at home instead? onun yerine evde kalmaya ne dersin?
I would rather stay at home. evde kalmayı tercih ederim.
Let’s stay over till Sunday. pazara kadar kalalım.
I would rather come back straight after the party.partiden sonra direk eve gelmeyi tercih ederim.

**saying thank you…teşekkür ederken…
Thank you / Thanks. teşekkür ederim/teşekkürler
Thank you ver much. çok teşekkür ederim
Thanks very much. çok teşekkürler

*birisi sizin için bir şey yaptığında…
Thank you / Thanks. teşekkür ederim/teşekkürler
Thank you for helping me. bana yardım ettiğiniz için teşekkür ediyorum
Thank you very much. çok teşekkür ederim
Thanks very much. çok teşekkürler
It’s / That’s very kind of you. çok naziksiniz
I really appreciate it. gerçekten minnettarım

*teşekküre nasıl cevap verelim…
That’s OK. önemli değil/sorun değil
You are welcome.(AmE) önemli değil/sorun değil
Sure(AmE) sorun değil
No problem.(gayrı resmi) sorun değil
Don’t mention it. sorun değil/lafı bile olmaz

**directions…yön sorma…

*yön sorarken…(sorumuzun başında “excuse me”-pardon ve sonunda “please”-lütfen demek naziklik olacaktır.
How do I get to the airport? hava alanına nasıl gidebilirim?
Excuse me,is there a bank near here,please? pardon, bu yakınlarda bir banka var mı ,lütfen.
Could / Can you tell me where the police station is,please? acaba polis merkezinin nerede olduğunu söyleyebilir misiniz, lütfen?

*yön söyleme…
Go straight ahead. direk gidin
Go straight on.(BrE) direk gidin
Go straight.(AmE) direk gidin
turn left. sola dönün
take a left.(AmE) sola dönün
turn left at the crossroads. kavşaktan sola dönün
turn right. sağa dönün
take a right.(AmE) sağa dönün
go past the shopping centre. alış veriş merkezini geçin
keep going until you get to the bank. bankayı geçene kadar devam edin
take the first turn on your left. ilk yerden sola dönün

take the second turn on your right. ilk yerden sağa dönün
I’m sorry.I don’t know. üzgünüm bilmiyorum.

Doğru telaffuz edilmeyen her kelime İngilizce öğrenme yolunda kendinize ihanettir..!

opinions…fikrini söyleme…
I think that …(we should spend more on education.)
sanırım eğitime daha fazla para harcamalıyız.
I belive that…(shouting at the children is wrong)
çocuklara bağırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum.
In my opinion,…(less money should be spend on lottary.)
bence/bana göre şass oyununa daha az para harcanmalı.
It seems to me that…(children have too much freedoom these days.)
bana öyle geliyor ki son zamanlarda çocukların çok fazla özgürlükleri var.
It downs on me that…( bana öyle geliyor ki)
As far as I’m concerned,…(everything is fine the way it is.)
bildiğim kadarıyla her şey olduğu gibi iyi.
If you ask me,…(you ought to just fire him)
bana sorarsan onu hemen işten atmalısın.

….fikrinizi söylerken “according to me” demeyin.
In my opinion, its true. bana göre doğru.
According to timetable, the train gets in at 8.30.
tarifeye göre tren saat 8.30 da gelecek.
According to Yılmaz, it’s a good film.
Yılmaza göre iyi bir film.

*diğer insanların ne düşündüğünü söylerken…
…think that… most students think that getting a job is the most importat.
bir çok öğrenci bir iş sahibi olmanın en önemli şey olduğunu düşünüyor.
…be in favour of… most people are in favour of greater economical freedoom.
bir çok insan daha çok ekonomik özgürlükten yana.
…be against…(karşı olma)…Over 80% of these surveyed are against the use of animals in experiments….
ankete katılan insanların yüzde 80 inden fazlası hayvanların deneylerde kullanılmasına karşı.

*birisine fikrini sorma…
Do you think that the headmaster should resign?
sence müdür istifa etmeli mi?
Do you think that Mr Okur will get the job?
sence bay Okur işe girecek mi?
What do you think about going to TURKEY in summer?(bir konu hakkında)
yaz ayında TÜRKİYE’YE gitme hakkında ne düşünüyorsun?
What do you think of Mehmet’s new girl friend?
Mehmet’in yeni kız arkadaşı hakkında ne düşünüyorsun?(bir insan hakkında)
what do you think of the new CD?
yeni CD hakkında ne düşünüyorsun?

**bir insana susmasını / kendi işine bakmasını söylemek isterseniz…
please do not make any noise. lütfen gürültü yapmayınız
please don’t make noise. lütfen gürültü yapma
shut up ! kapa çeneni
shut your big mouth ! o koca ağzını kapa
It’s none of your business. seni ilgilendirmez
get on your work ! sen kendi işine bak
get on your business ! sen kendi işine bak
do not interfere in what you aren’t concerned. seni ilgilendirmeyen işe burnunu sokma
don’t poke ! burnunu sokma
***kaynak: longman essential activator[/size]

 
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:

Copyright MyCorp © 2025 Free website builderuCoz


Zirve100 Sayac

Zirve100 Toplist